Güncel

Cumartesi Anneleri Veysel Güney’i andı: “İdam cinayettir, kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur”

Cumartesi Anneleri, koronavirüs salgını nedeniyle 794. hafta açıklamasını da sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdikleri canlı yayınla yaptı. Bu hafta, 39 yıl önce idam edilen ve cenazesi ailesine verilmeyen Veysel Güney için adalet istendi

794 haftadır fail meçhul cinayete uğrayan yakınlarının faillerini ve kaybedilenlerin akıbetini soran Cumartesi Anneleri, koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle bu haftaki açıklamayı da sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdi.

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanması nedeniyle eylemlerini 82 haftadır İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde gerçekleştiriyordu. Koronavirüs salgınına rağmen eylemlerini sürdüren Cumartesi Anneleri, son 12 haftadır sosyal medya hesapları üzerinden yaptıkları canlı yayınlarla adalet taleplerine devam etti.

Bu haftaki açıklamada, 10 Haziran 1981’de idam edilen ve cenazesi ailesine verilmeyen Veysel Güney için adalet istendi.

Güney: “Onu en son cemsede gördüm”

Açıklamada ilk sözü alan Veysel Güney’in kardeşi Ayhan Güney, “Veysel’in aramızdan ayrılışının 39’uncu yıl dönümü. Onu en son cemsede gördüm. Gülerek bizi teselli etmeye çalıştı. Annem ona sordu, ‘Oğlum ölümden korkmuyor musun?’ diye. “Öyle şeyler gördüm ki ölüm vız gelir” diye cevap verdi. Mezarına hasret giden annem şöyle dedi: ‘Onu resmini gözüme çizdim, adını dilime yazdım. Mezarını kalbime kazıdım.’ Veysel’i ve evlat mezarına hasret giden tüm anneleri saygıyla anıyorum” diye konuştu.

Av. Kanar: Devletin kayıp yakınlarına özür borcu var

Güney’in yargılanma sürecine dair bilgi veren dava avukatlarından Ercan Kanar ise “1981 yılında bir operasyonda yaşamını yitiren bir teğmenin intikamını almak için, tüm hukuk kuralları çiğnenerek, ayaklar altına alınarak Veysel Güney sözde yargılandı” dedi.

Av. Kanar sözlerini şöyle sürdürdü:

Veysel, bir ay içinde iki kez yapılan sözde yargılamayla idam cezasına mahkum oldu. Askeri Yargıtay iki ay içinde onayladı. O zamanki Milli Güvenlik Konseyi infaz kararı verdi. 12 Eylül faşist darbesinin nasıl insan haklarına aykırı olduğunu anlamak için Veysel Güney’in yargılanma tarzına bakmak yeter.

Veysel Güney’in yazdığı son mektubun da cenazesinin de ailesine verilmediğini belirten Av. Kanar, “12 Eylül suçlularını koruyan geçici 15. Madde yürürlükten kalktıktan sonra, 2011 yılında hem Veysel Güney için hem de gözaltında kaybolanlar için suç duyurusunda bulunduk. Ama başvurumuz reddedildi. AİHM’e konuyu taşındık. Gerek Veysel için gerek gözaltında kaybolanlar için işkence de öldürülenler için devletin yaşamını yitirenlerin yakınlarına bir özür borcu vardır” ifadelerini kullandı.

“Veysel Güney için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz”

Haftanın açıklamasını Cumartesi İnsanı Yeter Yücel okudu. “794. haftamızda 12 Eylül darbecilerinin idam sonrası bedenini kaybettiği ve bugüne kadar tüm iktidarların işbirliği sonucunda mezarına ulaşılamayan Veysel Güney dosyası ile kamuoyunun karşısındayız” diyen Yücel, Güney’in idamına kadarki süreci anlattı:

24 yaşındaki Veysel Güney, 12 Eylül Askeri Darbesinin ardından 28 Aralık 1980 tarihinde Antep’te bir ev baskınında yaralı olarak gözaltına alındı. Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No’lu Askeri Mahkemesi’nde yargılandı. Avukat talebi reddedildi ve savunma hakkı yok sayıldı. İlk duruşması 6 Şubat 1981 tarihinde yapıldı. 17 Şubat 1981 tarihinde yapılan ikinci duruşmasında, kendisini suçlayacak deliller olmaksızın idama mahkûm edildi.

“Cansız bedeni kaybedildi”

Meclis kararı olmadan özel kanun çıkartılarak, 10 Haziran 1981 tarihinde Gaziantep E Tipi Cezaevi’nde idam edildi. İdam sonrasında Veysel’in üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla baba Ali Güney’e teslim edildi. Ancak 10.06.1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem’e teslim edilen cansız bedeni kaybedildi.

Veysel’in idamından 25 yıl sonra onun ilk ifadesini alan ve idamında hazır bulunan savcı Mete Göktürk “Adaleti Gördünüz mü?” isimli kitabında Veysel Güney’i suçlayacak delillerinin olmadığını ayrıca yargılamanın tarafsız ve adil bir biçimde yapıldığına dair kuşkuları olduğunu açıkladı.

“Konu defalarca Meclis gündemine taşındı”

Ailesi ve arkadaşları yıllarca Veysel’in mezarını bulmak için mücadele etti. Bütün mercilere başvurular yapıldı, kampanyalar yürütüldü ve hukuk mücadelesi verildi. Milletvekilleri soru önergeleri ile konuyu defalarca meclisin gündemine taşıdı. Ancak Veysel’in mezar yeri hala öğrenilemedi.

Yapılan araştırmalar sonucunda 2006 yılında Gaziantep Mezarlıklar Müdürlüğü’nün 9 Haziran 1981 gününe ait son kaydında ‘hüviyeti meçhul’ bir kişinin ‘asılarak idam edildiği’ ve 105341 numaralı mezara gömüldüğü bilgisine ulaşıldı. Gaziantep 5. Asliye Ceza Mahkemesi kararı ile söz konusu mezar açıldı. Mezardan alınan kemik numuneleri Ankara Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Biyoloji İhtisas Dairesi tarafından yapılan kimliklendirme çalışmasında numuneler ile anne Zeynep ve baba Ali Güney arasında kan bağı kurulamadığı yönünde bir rapor hazırlandı.

“Kimliği meçhul” kişi olarak gömülse de…

Kamuoyunda ve Güney Ailesi’nde bu raporun gerçeği yansıtıp yansıtmadığı veya Adli Tıp’a gönderilen numunelerin doğru olup olmadığı yönünde derin kuşkular oluştu.

‘Kimliği meçhul’ kişi olarak gömülse de sonuçta 1981 Haziranında Gaziantep’te yalnızca Veysel Güney idam edilmişti ve idam edilen kişiye ait olduğu belirtilen mezardaki kalıntıların Veysel’e ait olmadığını iddia etmek inandırıcılıktan uzaktı.”

“İdam cinayettir, kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur”

Kaybedilişinin 39. yılında bir kez daha tekrarlıyoruz: İdam cinayettir, kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur” diyen Yücel, sözlerini şöyle sonlandırdı:

Veysel Güney’i dönemin yasalarını bile çiğneyerek idam edenleri ve onun bedenini kaybedenleri biliyoruz, adalet istiyoruz. Adli ve idari makamları, Veysel Güney’in idamı ve kaybedilmesi ile ilgili yarım asra yaklaşan cezasızlık uygulamasına son vererek adaleti sağlayacak süreci başlatmaya çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Veysel Güney için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 95 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu