GüncelManşet

“İktidar ‘sakıncalı’ kesimleri tasfiye ederken topluma korku havası salmaya çalışıyor”

İzmir: AKP iktidarının OHAL aracılığı ile KHK cennetine çevirdiği kamu emekçilerine dönük saldırılar devam ediyor. Başta KESK olmak üzere birçok ilerici sendikadaki aktif mücadele yürüten emekçilerin kamu alanından tasfiye edilme sürecine dönüşen “darbeye karşı mücadele” adı altında devam ediyor.

En son yayımlanan KHK ile İzmir’de başta Tüm Bel-Sen olmak üzere birçok sendika üyesi emekçi ihraç edildi. Tüm Bel-Sen üyesi Erol Hanbayat ile Uğur Tepe ve Maile Alıç yaptığımız söyleşiyi sizinle paylaşıyoruz.

 

– Sizin ve diğer ihraç edilen kamu emekçilerinin yaşadığı süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erol Hanbayat: 692 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 14 Mayıs günü ihraç edildim. Tüm Bel Sen 1 No’lu şube üyesiyim. Esasta 15 Temmuz ayrı bir tartışma konusu. Nasıl oldu, nasıl gelişti? Onu bir tarafa bırakırsak, 15 Temmuz’u iktidar bir kaldıraç olarak kullandı ve devrimci demokrat, yurtseverleri kamudan tasfiyeyi amaçladı. Yaşadığımız sürecin de bununla paralel olduğunu düşünüyorum.

Sendikal alan mücadelesi, sendikamızın bu iş içinde dönemsel olarak oynadığı rol, önemi, iktidarı rahatsız etmesi bunlar belki etkili olmuştur. Ama esasta bizim geçmiş dönemde yaşadığımız ilk politik soruşturma, Demokratik Haklar Federasyonu bünyesinde iken altı aylık bu ilk süreci yaşadık. Yasadışı bir örgütle ilişkilendirilerek mesnetsiz iddialarla bir soruşturmaya maruz kaldık ve altı ay içeride yattık. Biraz o sürecin uzantısıdır diyelim. Biz öyle görüyoruz. Sendikal boyuta gelirsek, evet KESK bu darbe sonrası OHAL’in esas hedeflerinden biri belki de başat hedefi ve onun bünyesindeki tüm şubeler olarak üzerine düşen payı alıyor. Bununla birlikte, bizden durumu daha hafif olan arkadaşların KHK ile ihraç edilmesinden kaynaklı bizim belki de politik kimliğimize dönük bir saldırıymış gibi düşünüyorum.

 

“Geçmişte bir hesaplaşmamız var, o da henüz kapanmadı”

– Öyle özel bir durum var değil mi? Mücadelede bir şekilde hala aktif durumda olan devrimci, yurtsever örgütlerde faal insanların hedef seçilmesi?

Evet, günlük yaşamda, politik bir duruş seçen, geçmişte olsun, şimdi olsun bir politik tutum takınan herkesi hedefliyor. Yani sendikada aktifse sadece sendikada ekonomik eksenli bir faaliyet yürütüyorsa çok hedef alınmayabilir ama esasta bugün ülkede iktidara bakış açısı AKP hükümetine bakış açısı, Kürt meselesine, demokrasiye ve adalete, hukuka bakış açısı vs. bu konu başlıklarında politik bir pozisyon alıyorsa bu hedefleniyor. Mesela sendika başkanımız Çağdaş Yazıcı’nın politik olarak sendikal alandaki mücadelesini, iktidarı eleştirmesinin aracı haline getirmesinden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.

Onunda davaları var ama tarihsel olarak şu an oynadığı rol ile Tüm Bel-Sen içindeki etkisi de bence iktidarın hedefi olmasının nedenlerinden biri olabilir. “Politik olarak siz bizim karşımızdasınız, her daim böylesiniz ama geçmişte de bir hesaplaşmamız var o da henüz kapanmadı” diyerek o sürecin bir parçası olarak bizi işten attılar.

 

“Toplumsal muhalefetin farklı kesimleriyle birlikte bir duruş”

– Peki ne yapılmalı? KHK ile çok yoğun bir şekilde işten çıkarmalar var. Belli eylemler var. Sizin bu konuya dair fikir ve önerileriniz nedir?

Yani iktidar şöyle diyor; Bunlar benim zaten sakıncalı bulduğum kesimler, bunların kellesini alayım gibi bir amaç değil sadece, bunun üzerinden toplumun geneline yönelik bir korku havası salınmaya çalışılıyor. Böylece toplumu kontrol etme çabası içinde. Tabii bunun panzehiri de daha fazla mücadele daha fazla cesaret daha fazla inanç mücadelenin kendisine dair. Eğer gerçekten bölük parçalı ya da geçmişi tekrar eden yeni bir şey öremeyen, üretmeyen bir mücadelenin kendisi, bu sürece çok da yanıt olabilecek gibi durmuyor.

Bu zorlu saldırıları göğüsleyebilecek gibi değil. Bunun için öncelikle ciddi bir dayanışma ağına ihtiyaç var. Bunu yakalayabildiğimiz, doğru işler örgütleyebildiğimiz sürece bu saldırı ağının mekanizmasının ömrünün tükenme süresi de kısalmış olacak.

Uğur Tepe: Ben de Tüm Bel-Sen üyesiyim ve aynı KHK ile ihraç edildim. Esasta hedeflenenleri üç maddede toparlayabiliriz diye düşünüyorum. Birincisi; insanları açlıkla sınanır bir boyuta getiriyorlar, eğer buna dair ciddi bir dayanışma ağı oluşturulup bu boşa düşürülürse önemli bir cevap olacaktır. İkincisi; gerçekten bu kurumların kendi işyerlerindeki varlığını sonlandırmaya yönelik bir hedefi var. Eğer gerçekten KESK’e bağlı sendikalar veya diğer kuruluşlar o işyerlerindeki varlığını büyüterek daha önce yaptıklarını yapmaya hatta daha iyisini yapmaya devam ederlerse işin ikinci boyutu boşa düşürülmüş olur.

Üçüncüsü; toplum bunun üzerinden bir korku ağıyla parçalanmaya çalışılıyor. Eğer bu işin başta mağdurları geniş anlamda bu ülkedeki toplumsal muhalefetin farklı kesimleriyle birlikte bir duruş sergileyebilirlerse bence saldırı boşa düşürülmüş olur diye düşünüyorum 

 

“Ama cesaret bulaşıcı”

– Siz çok daha önce ihraç edilen bir emekçisiniz, neler söylemek istersiniz?

Maile Alıç: Sosyal Güvenlik Kurumu’nda şef olarak çalışıyordum, aynı zamanda uzun zamandır aktif sendikal mücadele yürütüyordum. Bizler çok büyük kazanımlar elde edememiş olsak da yine de bu hükümetin ve öncekilerinin yasalarını yaptığımız çalışmalarımızla engelledik. Doğal olarak da darbe ile bize yöneleceklerini biliyorduk. İhraç edilen arkadaşlarımıza baktığımız zaman aktif sendikacılık yapan arkadaşlar.

Darbe fırsatçılığıyla kamu personel rejim yasasını çok rahat geçirmek için, tüm engelleri kaldırmak amacıyla yapılıyor bu ihraçlar.  Ayrıca biz sadece emek alanındaki politikalara karşı değil hükümetin her alandaki yanlış politikalarına karşı çıktık.

İşte barış politikası gibi birçok yanlışına karşı gerçek muhalif kimliğimizle mücadele ettik. KESK bu anlamda iyi bir yerde duruyor. Kasım ayında açığa alındık, ardından Ocak ayında ihraç edildim. İhraç edildiğim tarihte kızımın TEOG sınavı vardı. İkimiz de çok etkilendik. İhraç edildim ve hiçbir gerekçe sunulmuyor, sunulan gerekçe ise kabul edilebilir değil bizim açımızdan, bizler darbe karşıtı insanlarız. Zaten açıkça böyle de denilmiyor. Sadece ihraç edildiniz deniliyor ve listede adın çıkıyor. Mahkeme dilekçelerimizde “incelemeksizin ret” diye tek bir cevap geliyor. Kendimizi savunma, ifade etme hakkı hiçbir şekilde tanınmıyor.

Sonuç olarak bizler eylemlerimize devam ediyoruz, ilk başlarda daha düşüktü ama cesaret bulaşıcı ve sonuç alacağımızı düşünüyorum.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu