GüncelYorum

YORUM | Rojava’ya Saldırının “İliştirilmiş Gazetecilik” Versiyonu

TC devleti tarafından Rojava’ya 9 Ekim 2019 tarihinde başlatılan saldırıların öncesinde burjuva medyaya talimatlar verilerek ezilenlere dönük algı operasyonunun aleni şekilde örgütlendiği bu süreçte, “örgütleme” misyonunu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı üstlendi.

“İliştirilmiş gazetecilik”, savaş ve sıcak çatışma alanlarında çatışmanın bir tarafındaki askerlerle beraber hareket eden ve savaşı onların açısından görüp yansıtan muhabirler için kullanılan terim olarak tanımlanıyor (Vikipedi). Bu kavram, 2003 yılında ABD’nin Irak’a yönelik işgal saldırısı ile yaşamımıza girdi.

20 Mart 2003 yılında başlayan işgalle beraber bölgeye ABD ordusunun koruması altında savaşı haberleştirmek üzere giden muhabir ve foto muhabirlerle beraber tartışmaya başladığımız “iliştirilmiş gazetecilik”, halkın doğru habere ulaşmasının yolunun kesilmesinin cisimleşmiş hali. Bilgiyi ezenlerin lehine olacak biçimde manipüle etmek, ezilenlere yönelik algı operasyonunu burjuva medyanın en “örgütlenmiş” biçimi ile boyutlandırmak için devreye konulan bu uygulama ile ABD emperyalizmi nezdinde hakim sınıfların ezilenlere karşı açtığı savaşımın haksızlığının üzerinin örtülmesi amaçlanıyordu.

Savaştan bilgi akışını dolaysız bir biçimde kontrol altına almak isteyen ABD emperyalizmi, bunu da savaşın bir parçası olarak görmekte; işgalci politikaları ile katliam ve zulmünü tüm vahşetiyle ortaya koyarken diğer yandan algı operasyonuyla vahşetini meşrulaştırmanın yolunu açıyordu.

Irak İşgali, bu anlamda savaşın hakim sınıflarca nasıl bütünlüklü bir halde ele alındığının göstergesidir. Mevzu bahis salt bir ülkenin topraklarını işgal değil, ezen-ezilen çelişkisinin keskinleştiği yerde hakim sınıfların sömürücü-erkek egemen sistemin bekasını göz önünde tutarak iktidarı elde tutmak için her saldırı biçimini en ince ayrıntılarına kadar ortaya koyduğu bir biçimdir. 2003’te gündemleşen “iliştirilmiş gazetecilik” kavramının bir örneğine ise bugün TC devletinin Rojava’ya dönük saldırıları ile tanık oluyoruz.

Talimatla manipülasyon

TC devleti tarafından Rojava’ya 9 Ekim 2019 tarihinde başlatılan saldırıların öncesinde burjuva medyaya talimatlar verilerek ezilenlere dönük algı operasyonunun aleni şekilde örgütlendiği bu süreçte, “örgütleme” misyonunu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı üstlendi. Burjuva medyanın patronları ile görüşen başkanlık, sürece ilişkin nasıl bir gazetecilik yapmaları noktasında talimatlarını “netlikle” ortaya koyarken bu talimatlar arasında, “ÖSO yerine Suriye Milli Ordusu yazılmasına dikkat edilmeli, bölgeden haber geçen/canlı yayın yapan muhabirler bu konuda uyarılmalı”, “bölgedeki muhabirler özellikle Suriye Milli Ordusu’na mensup kişilerle mülakatlarına dikkat etmeli (kontrol dışı söylemler, canlı yayın kazaları vs. gelişmeler olabiliyor)” gibi ifadeler yer alıyor.

Talimatlar arasında “PKK’nin olası saldırıları, aşırıya kaçmadan, fazla büyütülmeden verilmeli, olası şehit haberlerine de bu minvalde yaklaşılmalı” ve “sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların detaylarına dikkat edilmeli” ifadeleri de yer alırken “herhangi bir zafiyete sebep olacağından emin olunmayan şahıs ya da gruplarla kesinlikle canlı yayın yapılmamalıdır” şeklinde uyarı da bulunuyor.

Meseleye bu denli “hassasiyetle” yaklaşılmasının sebebi ise çok net: Rojava’ya dönük saldırıların anlamının yerini bulması! Peki nedir bu anlam? Sistemin içerisinde olduğu krizin yansımalarının had safhada olduğu TC devletinin kendi bekasını şovenizm zırhına sarınarak garanti altına alması, ezilenlerin birlikte mücadelesinin şovenizm zehriyle önünün alınması, algı operasyonu ile toplumsal kutuplaştırmanın boyutlandırılması… Algı operasyonunu baskı ve sindirme politikaları ile besleyen devlet, açıktır ki kıvılcımın yangına dönüşmesinin önünü kesmeye çalışmaktadır. Olası bir Gezi İsyanı ya da Kobane Serhildanı sürecinin gelişmesi devletin başlıca korkuları arasında gelmektedir. Kitlelerin savaşa “savaş” demesi dahi gözaltı ve tutuklamalarla engellenirken burjuva medya da bu anlamda işlevsel hale getirilmiştir.

Burjuva medya ise aldığı talimatı büyük bir ciddiyetle uygulamaya koyarken bölgeden manipüle ettiği haber akışının dışında Kürt halkına dönük direkt saldırıları ile de bunu desteklemektedir. Mêrdîn’in Nisêbîn ilçesinde 11 Ekim  günü bir sokağa havan mermisi düşmesi sonrası olay yerine giden İhlas Haber Ajansı (İHA) Muhabiri Beril Çuhadaroğlu Solmuşgül, havan mermilerinin YPG tarafından atıldığını söyletmeye çalıştığı halkın tepkisiyle karşılaşmış, kendisine tepki gösterenleri “terör seviciler” diye nitelendirerek hedef göstermişti. Solmuşgül’ün, “YPG’nin yaptığını kabul etmiyorlar. Neyse çıkalım buradan” şeklinde ifadeleri servis edilen görüntülere yansırken Solmuşgül kendisine tepki gösterenler hakkında şikayette bulunarak öğretmenler S.İ. ve H.B. ile M.A. ve F.A.’nın gözaltına alınmasına neden olmuştu. Adli kontrol şartı ve yurtdışı çıkış yasağı ile serbest bırakılan öğretmenler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Nusaybin Kaymakamlığı’nın verdiği kararla geçici olarak açığa alındı.

Yaşanan bu olay dahi burjuva medyanın aldığı talimatı canhıraş yerine getirme çabasının bir tezahürüdür! Yalan haber üretme, üretemediği yerde kolluk kuvvetlerine başvurarak ihbarcılık yapma şeklinde İletişim Başkanlığı’nın talimatlarını yerine getiren burjuva medya, gerçeklerin üzerini örtmeye çalışırken esasta temsilcisi olduğu sınıf ve o sınıfın ideolojisinin varlığını sürdürme çabasındadır.

Talimat ezilenlerin haklı mücadelesinden alınmalıdır

Talimatla manipülasyona karşılık halkın haber alma hakkını savunan gazete ve gazetecilere yönelik saldırıların bu süreçte hız kazanması ise elbette sürpriz değildir. Bölgedeki savaşa dair yaratılan algı operasyonunu kırmak adına gerçekleri bildirenlere dönük gözaltı ve tutuklama operasyonları devletin bütünlüklü saldırı konseptinin bir parçasıdır.

Bu nedenle devrimci ve yurtsever basının üzerine düşen görevin bugün önemi kendisini tüm varlığıyla ortaya koymaktadır.  Ezilenlerin sesini en geniş kitlelerle buluşturmak ve algı operasyonunu kırarak gerçekleri yansıtmak ezilenlerin haklı mücadelesinin talimatıdır. Bu talimata sarılmak ve “iliştirilmiş gazetecilik”in altını boşaltmak aciliyetli bir yerde durmaktadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu